DİLBER

DİLBER

Uzaktı köyü 
Yoksul du 
Kerpiç damlarda 
Toprak evlerin ışığında 
Köyünde, masal dinlerken 
68 Eylülünde 
Mor naylon ayakkabı 
Mor entarisi, 
Saçlarında harman tozlarının izi 
Son göçen kuşlarla 
Son kağnı arabasıyla geldi 
Bozarmut tren istasyonuna.

Göç zamanıydı 
Çatık kaşlarla 
Bakir yaylalardan indi.

Sahte bakışlardan yoksun 
Her bakışı, 
Yüreğe inen ıssız sızıltı da
İnce bir gülümseyişle
Adresini söyler gibiydi.

Zerk suyu gümüş gibi parlıyordu 
Zerk'te hasret türküleri söyleniyordu.

İstasyona yakışmıyordu bu ayrılık 
Ninnilerle 
Çoluk, çocuk göçtüler 
Sivas ellerinden, Çukurova'ya.

Öylesine şaşkın 
Öylesine üzgün 
Kahve gözlerinde, kara bir acı.

Kara trenle,Adana 
İki gece, iki gündüz 
Tren camından baktığında 
Güzelliği,buharlı fotoğrafa yansıyordu 
Oy yollar ! Yollar oyy ,oy !

Kaç yolcu karşıladı Adana garı 
Bir de Dilber'i.

Masalsız kent te 
Uzaktan baktı varsıl evlere 
Modalı vitrinlere 
Edalı kadınlara.

Ürkek bakışlarla
Taş köprüde 
Kanal köprüde 
Baraj yolunda yürüdü 
Yürüdüğünde, 
Bir yüzüne, bir boyuna bakan 
Bir daha bakıyordu.

Aşk acısıyla büyüdü, güzelleşti 
Gözyaşlarını serptiği gecekondu dan 
El kapılarında işçiydi.

Baharı saklayan gamzelerinde 
Çocukluğunun sayfaları kapandı 
Yoksul sürgünüydü Çukurova'nın

Yalnızlığın içinde yürürken 
Göçersin !
Konarın yok ! Dilber

Goncanın kızılındaki sevdaları 
Tırpan yemişti 
Bir ayrılık notu bırakmadı 
Uzaktan gelen sesi 
Dinlenilen taş plakların sedası gibiydi.

Çocukluk anılarını özledi 
İki katlı som boyalı Adana garı 
Kaç yolcu uğurladı
Bir de Dilber'i 
Hicran ağrılı ayrılıklarla.

Şimdi, Moroğlu yaylasında 
Poyrazın ıslığında,
Mor güvercinler ağlıyor.

Vakit dar 
Masallar dinlediği köyünde 
Takvim sayfaları uçuştu 
Nergiz zamanları çoktan geçti 
Siyah çamlarda 
Ardıç kokuları yok 
Senli esintiler var,topraklarında.

Çoktan ödemişti borcunu 
Yurdundaki göçebe.

Gençliğini gurbette eskitti 
Issız odalarda 
Uzaklarda 
Buğulu yalnızlıkta 
Gelmeleri biriktirdi.

Yıllar sonra,ayrılık çeşmesine geldi 
Bozarmut istasyonundan 
Seyretti, Yılanlı dağını
Ahh ederek 
Mor döküntüler içinde 
Yürüdü Moroğlu yaylasına

Oturdu, ertelenmiş hayattan 
Saklı hayata geçmişini sorguladı 
Adana'da bıraktı 
Dostluklarını, aşkını 
Bir türkü söyledi, hayatın yorgunluğuna 
İhtiyar gamzelerinden,katreler indi.  

Karabel topraklarındaki odasına oturdu 
Aynadaki resim mi puslu,ben mi ihtiyarladım.

Yılanlı dağından,Zerk köyünü seyretti 
İçimdeki yaralar, senden hatıralar, dedi

Hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı 
Gözleri ayrılık resimleri çizdi istasyon duvarına 
Tekrar yürüdü. 
Yürüdü uzak gurbete ...

Kemal SARIKARTAL 
Saklı zamanlar kitabımdan



Anahtar Kelimeler: DİLBER