Neden Yazıyorum (2)

Neden Yazıyorum (2)

İlk vahyin "oku" emriyle başlaması ve bu emrin iki defa tekrar edilmesi, okumanın ve ilmin dinde ve insan hayatında ne kadar önemli olduğu da açıkça görülmektedir.

Yazmak, gerçek dünyayı tanımanın, anlamanın sayısız anlatım yollarından biridir. Yazma yoluyla duygularımızı, düşüncelerimizi, gözlemlerimizi ifade edebilmekte daha çok kişiye ulaşma imkânı bulabilmekteyiz. Ben de yazma yoluyla gördüklerimin, yaşadıklarımın ardındakini gerçekleri ortaya çıkarmaya, olup biteni anlamaya çalışıyor; sorunların üstesinden gelmeye çalışıyor, olup biteni anlatmaya gayret ediyor; yazdıklarımla insanların düşünmesini, sorgulamasını, gerçekleri görmesini arzu ediyorum.


Başkaları tarafından güdülmekten bağımsız ve özgür kalma arzusundan yoksun, kendi iradesine hâkim olamayan, her türlü sorumluluktan kaçmayı tercih eden, her türlü düşünceye ve ilmi faaliyete karşı çıkan, ilimden-bilimden uzak yaşamaya çalışan, yaratılış sırlarını, Rabbinin sıfatlarını ve hayatın gerçeklerini öğrenmek üzere okumayan, araştırmayan, düşünmeyen, hoşgörüsüz insanların da bu dünyada var olduğunu; bu olumsuz gidişata cevap bulabilmek, yaşanan olumsuz olgulardan, olaylardan ve düşüncelerden kurtulmak, beynimde kronikleşen sorulara cevap bulabilmek için bildiklerimi, düşündüklerimi açık ve net olarak doğruları yazarak toplumu bilgilendirmek maksadıyla yazıyorum.


Gelişmiş, kalkınmış bir ülkede insanların sorunlarının çözülmüş olması; daha mutlu, huzurlu, başarılı bir hayat yaşayabilmesi için gözlemlerimi ve düşüncelerimi yazıyorum.


İçinde okuma arzusu tükenmemiş olan değerli okurlara sesimi duyurma gayreti içinde, yapmacık olmadan, doğallıktan uzaklaşmadan ülkem ve yaşadığım çevre ve şehirlerimiz için dert edindiğim meseleleri yazmaya, anlatmaya çalışıyorum.


Çünkü insan olarak hayatımız, geçmiş ve gelecek arasındaki bir yolculuktan ibaret... Oysa insanın yaşayabileceği tek zaman içinde bulunduğu zamandır. Bu nedenle sağlıklı ve üretken bir hayat sürebilmek, yeni yetenekler geliştirebilmek, kendimize yetebilmek aynı zamanda özgüvenimizi artırabilmek için “nasıl daha çok bilgi sahibi olabilirim” düşüncesiyle çok daha fazla çalışmalı, yeni şeyler öğrenme gayreti içinde olmalı, çokça okumalı, yazmalı kendimizi geliştirmek için çaba göstermeliyiz.

Neden yazıyorum? Belki konunun muhatapları (STK’lar, müftülük, pazarcılar odası…) okur ya da okuyan birinden duyar, işitir de cevap verir, dertlere derman olur, yanlışlıklar düzeltilir diye yazıyorum.


Bunun için de yazılarım için genellikle kapsamlı bir araştırma yapıyor; konuya netlik kazandırabilmek, ispatlayabilmek için ayetleri, hadisleri okuyor, inceliyor, mealleri, tefsirleri iyice araştırıyorum. Yeri geldiğinde doktora tezlerini, yüksek lisans tezlerini dahi okuyor, inceliyorum tüm detaylarına kadar.  Çünkü gazete köşe yazıları eleştirel düşünmeyi zenginleştirmenin yanı sıra okuyucunun bilgisine de ışık tutması açısından büyük önem taşıyor.

Görünürde değişen bir şey oluyor mu biliyorum ama yapılan hiçbir işin sonuçsuz kalmayacağına da inanıyorum. Duyarlı insanların olduğu, aklı başında olanların oluşturduğu ortamlarda güzel bir cümle, güzel bir paragraf bir şekilde, birkaç kalbe dokunur, anlatmaya çalıştığım önemli bir husus bir şeylerin değişmesine sebep olabilir diye düşünüyor ve yanlışların düzeleceğine, düzeltileceğine inanıyorum.

Bakara Suresi 174. Ayette de belirtildiği üzere “Allah'ın bildirdiği hakikatleri gizlemek, onları birer çıkar aracı olarak kullanmak Allah'ın indirdiklerini belirtilen yüce hedeflerinden saptırmak çok ağır bir günahtır.” Bu nedenle insan, bilgi edinme sürecinde Allah'ın verdiği imkân ve yetenekleri kullanmalı, O'nun yarattığı şartlarda ve onun yarattığı varlıklar üzerinde bilimsel inceleme ve araştırmalar yapmalı, aklını çalıştırmalı ve kendini sürekli geliştirmek için de okumalı; doğru bilgi alabileceği kişilerden yardım almalı, doğruları öğrenmelidir.

Çünkü insan dünyaya hiçbir şey bilmeden gelmekte, dünyada bilgi sayesinde birey olarak ve toplum olarak gelişme kaydetmektedir.  Bunun için peygamberimiz (s.a.v) İlim öğrenmek her Müslüman kadın ve erkeğe farzdır (Terğib, 1:96) buyurmuşlardır.

İlk vahyin "oku" emriyle başlaması ve bu emrin iki defa tekrar edilmesi, okumanın ve ilmin dinde ve insan hayatında ne kadar önemli olduğu da açıkça görülmektedir.

“Bizim dinimiz akla en uygun ve en tabiî bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lâzımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur.”
“Temeli çok sağlam bir dinimiz var. Malzemesi iyi; fakat bina, yüzyıllardır ihmal edilmiş. Harçlar döküldükçe yeni harç yapıp binayı takviye etmek lüzumu hissedilmemiş. Aksine olarak birçok yabancı unsur-yorumlar, boş inançlar binayı daha fazla hırpalamış.”
“Nasıl ki her hususta yüksek meslek ve ihtisas sahipleri yetiştirmek gerekli ise, dinimizin gerçek felsefesini inceleyecek, araştıracak, bilimsel ve teknik olarak telkin kudretine sahip olacak seçkin ve gerçek din adamlarını da yetiştirecek yüksek öğrenim kurumlarına sahip olmalıyız.” (Atatürkçülük-Atatürk’ün Görüş ve Direktifleri-I.) Cumhuriyetimizin kurucusu M. Kemal Atatürk’ün bu veciz sözleri de okumanın, araştırmanın, bilgili olmanın önemini açıkça ifade etmektedir.

Allah, insana dengeli ve ölçülü bir beden, canlılık kazandıran bir ruh, doğru ile yanlışı ayırt etmeye yarayan, iyiliği düşünmesi gereken bir akıl, insanları çekiştirmekten çekinen, gülümseyen bir ağız, dedikodulara sağır güzel sözlere açık bir kulak, başkalarının hatalarına kör, kendi hatalarını gözden geçiren bir göz ve hayatını anlamlı kılabilecek bir vicdan vermiştir.

Bu manada genel olarak okumak, her yaştan insanın bilgi edinmesine, ilham almasına ve kişiliğini güçlendirmesine imkân tanıyan bir görev ya da çok iyi bir hobi olarak kabul edilebilir. Zaten yüce dinimiz ilim öğrenmeyi farz kıldığı gibi, öğretmeyi de bir görev saymıştır. Peygamberimiz (s.a.v) İlim öğrenmek, Allah katında nafile olarak kılınan namaz, tutulan oruç ve nafile yapılan hac ve umreden daha hayırlıdır (Câmiuss-Sağir, 2:45) buyurmuşlardır. Dolayısıyla insan, sorumluluk bilinciyle hareket ettiği oranda onurlu ve değerlidir.

Din de bilim de gerçeği aramanın yoludur. Yazarak, okuyarak, dinleyerek, araştırarak gerçekleri görmek de insan olmanın bir gereğidir. Okumadan bilgilenmek, gelişmek, ileri gitmek mümkün değildir. Başkalarının ağzından çıkacak tek bir kelimeye bakan, her denilene, duyduğuna inanan, düşünmeyen, okumayan, araştırmayan, sormayan, sorgulamayan kendini bilmeyen, tanımayan ama herkesten çok her şeyi bilen, her şeyi hazır arayan bireylerin yetiştiği bir toplum asla ilerleyemez.

Daha gelişmiş, kalkınmış bir ülke olabilmek ve daha mutlu, huzurlu, başarılı bir hayat yaşayabilmek için okuyanların bol olması dileğimle…



Anahtar Kelimeler: Neden Yazıyorum ()